Sıkça Sorulan Sorular
My Prodüksiyon Seslendirme Ajansı bu sayfa üzerinde sıkça sorulan sorulara sizler için cevap veriyor ve bilgi paylaşıyor. Seslendirme, Dublaj, Prodüksiyon, Anons ve Seslendirme Ajansı hakkında merak edilenlerin listesini burada bulabilirsiniz.
- Tümünü göster
- İnternet Reklam
- IVR Seslendirme
- Radyo Reklam
- Santral Seslendirme
- Seslendirme
- Sinema Reklam
- Tanıtım Filmi
- TV Reklam Filmi
Etkili Bir Şekilde Konuşmak İçin Mimik Önemli midir?
İletişimde uyum veya benzeşim son derece önemlidir. Tüm iletim araçlarının aynı mesajı vermesi gerekir. Yani dilin söylediği ile kalbin söylediği; ellerin söylediği ile gözlerin ve omuzların söylediği birbirinin aynı olmalıdır. Bu aynılık uyum kelimesiyle ifade ediliyor. Uyumu iki temel bölümde ele alıyoruz. Öncelikle söz duygularla uyumlu olmalıdır. Kalp dil ile aynı şeyi söylemelidir. Nefret ettiğiniz kişiye “seni seviyorum.” derseniz kalbinizin söylediği zıt mesaj dilinizle söylediğinizi gölgeleyecektir. İkinci olarak söz tutumla, diğer bir deyişle jest ve mimiklerle uyumlu olmalıdır. Jest ile uyuma bakalım: Bir insana “git buradan” dediğinizde ellerinizle çağırma işareti yapıyorsanız iki çatışan mesaj algılanan mesajı karıştırır. “Kocaman bir balondu” dediğinizde baş ve işaret parmağınızla küçük bir nesneyi tutar gibi yaparsanız uyumsuzluk oluşturursunuz. Mimik ile uyuma gelince: Mimik yüz hatlarımızla ilgili bir disiplindir. “Çok heyecan verici bir yolculuktu” diyorsunuz ama kaşlarınızı indiriyorsunuz. Uyumsuzluk var. Yüz hatlarınızı gererek “böyle bir güzellik görmedim” dediğinizde uyumsuzluk oluşturursunuz. Dolaysıyla tüm bu alanlarda nasıl bir uyum oluşturacağımızı bilmemiz ve uygulama yaparak alışkanlığa dönüştürmemiz gerekir. Unutmayalım: Mesajın etkili iletiminde sözün kendisi nispeten az bir alan işgal eder. Sözü söyleyenin ne söylediğinden çok “nasıl davrandığı ve nasıl hissettiği” algılanır. Söz kulaklardan algılanır, sözün anlamına uygun davranış ise gözlerle algılanır. Konuşmacının duygularını ifade eden dış görünüşe yansıyan ayrıntılar hiç bir zaman kaçırılmaz. Bir söz konuşmacının kalbinden-iç benliğinden çıkarsa dinleyicinin de kalbinden algılanır. Kendi mesajına ilgisiz olan konuşmacıyı dinleyici daha ilgisiz dinler. Tek duyguda yoğunlaşan konuşmacının monotonluğu sıkıcı olur. Hep ağlayan, hep gülen, hep öfkeli olan konuşmacıya uzun süre tahammül edilemez. Hiç bir duyguda yoğunlaşamayan konuşmacının mesajı sönüktür, tekdüzedir, ruhtan mahrumdur. Stres ve çeşitli hastalıklar duygu çeşitliliğini yok edebilir. Konuşmacı sağlığını koruyarak her duyguyu yaşayabilmelidir. Aşağıdaki alıştırmalar iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde soyut olarak belli başlı duygular tanımlanarak geliştirilecektir. Eğer söz söylerken kalbimizden ne hissettiğimiz çok önemliyse gerçekten hissetmek zorundayız. Eğer biz sözümüze uygun duyguları derin olarak hissedersek onların dinleyenlerce hissetmelerine de imkan tanırız. İkinci bölümde ise söz ve anlama uygun hareketlerin(jest-mimik) geliştirilmesi üzerinde çalışılacaktır. Çünkü duygular aynı zamanda tutumlar olarak dışarıya yansır. Sevinen insanı ses tonundan anlayabileceğiniz gibi gözlerini, kaşlarının, ellerinin duruşundan, hatta teninin aldığı renkten bile anlayabilirsiniz. Şu halde hangi jest veya mimiğin ne anlama geldiğinin bilinmesi ve bunlar üzerinde uzmanlaşılması gerekir. DUYGU UYUMU Duygular herhangi bir algı organı vasıtasıyla değil doğrudan kalpte yaşanırlar. Duygularımızı sadece kalbimizde veya ruhumuzda yaşarız. Ancak her duyguya paralel olarak vücudumuzda çeşitli hormonlar salgılanır. Örneğin sevgide oxcytocin, sıkıntıda kortizol hormonu salgılanır. Duygular hormonların salgılanabilmesi ve algılanabilmesi ölçüsünde yaşanabilirler. Vücudun bio-kimyasal dengesi bozulduğunda, vücut çöplüklerle dolduğunda duygu algısı körelir. Bio-kimyasal yapımız bozuk olmadığı halde duygularımızı net olarak yaşayamıyorsak o taktirde duygusal Keskinliğimiz yoktur. Çünkü kişilerin derin olarak yaşamadıkları duygular gelişmezler. Vücudun bio-kimyasal yapısının düzene girmesi için yapılabilecek en uygun çalışma spordur. Spor bozuk dengenin düzene girmesini sağlar, uygun yemek sistemi ve stresten kaçış dengeyi bozucu oluşumları engeller. Bio-kimyasal yapının düzene girmesi sizlerin azim ve disiplininize kalmıştır. Aşağıdaki çalışmalar duyguların güçlendirilmesi amacını taşımaktadır: Aşağıda çeşitli duygular ve bunlara paralel düşünceler verilmiştir. Bu çerçevede 1- Bu düşüncelerin oluşturduğu duyguyu içinizde büyütün. Duyguyu büyütmek için verilen veya sizin üreteceğiniz düşünceleri hızlanarak tekrar edin, iç sesleri yükseltin, 2-Duyguyu kalbinizden gözlerinize taşıyın. Gözlerinizde hissedin. 3.Duyguyu zirveye çıkardığınız noktada gözlerinizden fırlatın. Önce ayna karşısında çalışıyorsunuz. Duygunun hedefi kesin olarak belli olmalıdır. Kendi gözlerinizden kendi ruhunuzun derinliğine fırlatıyorsunuz. 4.Bu işlemi somut nesnelere soyut kavramlara ve belli ettiğiniz insan topluluklarına yönelerek yapın. Amacınız tiyatro sanatçısı olmak değilse korku, kıskançlık, endişe, üzüntü, alay, gurur, ümitsizlik gibi olumsuz olan ve vücudunuzda zararlı salgılar oluşturarak gücünüzü tüketen duygular üzerinde çok çalışmamalısınız. ALIŞTIRMA: DUYGU 1. Duygularımızı etkin olarak kullanabilmemiz için önce onları güçlendirmemiz gerekmektedir. Duygularımız zayıfsa onları etkin kullanamayız. Bazen biraz öfkeye ve hüzne ihtiyacımız vardır. Ama ısrarla çalışarak güçlendirmemiz gereken duygularımız “sevgi, şefkat, heyecan, özgüven ve gıpta” gibi olumlu duygulardır. Bu duygular aşağıda birer örnekle canlandırılacaktır. Zira bu duygular hem bizi hem de söz söylediğimiz kitleyi en çarpıcı şekilde etkileyen duygulardır. Önce metinleri okuyun ve ardından her duyguda tek tek odaklanarak benzer kelimeleri kendinize söyleyin. Şefkat: Yöneltilen nesne ve ortam: Savaş sırasında Saraybosna’da bir eve sığındınız. Ailesinin Sırplar tarafından öldürüldüğünden habersiz şaşkın iki yaşında bir çocuk görüyorsunuz. Çocuk karların üzerinde sokakta dolaşarak annesini arıyor. İç Konuşmalarınız: “Yavrucuk, zavallıcık, Ne kadar güzel başın var. Gözlerin, burnun küçücük. Daha da yürüyemiyor. Bana ne kadar tatlı bakıyor. Aman Allah’ım ayakları da çıplak. Anneciğin yok. Yavrucuğum üşüyorsun sen, titriyorsun. Gözlerinden yaşlar akmış, ne kadar da çok ağlamışsın. Seni çok seviyorum. Sevgi: Yöneltilen nesne veya ortam:Karşınızda konuşmanızı dinleyen insanlara hitap ediyorsunuz. İç Konuşmalarınız: Bu insanlar kahraman, beni çok sevdikleri için buradalar. Hepsi iyi niyetli, benden bir şeyler öğrenmek istiyorlar. Beni sevgiyle alkışlıyorlar. Onlar dostlarım. Hasta olsam beni ziyarete koşarlar. Ardımdan konuştuklarında beni hep överler. Onları seviyorum. Heyecan: Yöneltilen nesne veya ortam: Üniversite sınavında birinci oldunuz ve TV’de canlı yayına çıkmak üzeresiniz. İç Konuşmalarınız: Birinci oldum. Çok heyecanlıyım. 65 milyonun karşısına çıkmak üzereyim. Evet biraz sonra beni görecekler. Başardım. Bu benim sırım, şimdi bunu bana soracaklar. Çok heyecanlıyım. Sıra geldi. Kameralar üzerimde. Kalbim ağzıma gelecek. Aman şu ışıklar... Özgüven: Yöneltilen nesne veya ortam: Avrupa atletizm şampiyonasındasınız. 100 metre koşu yarışmasını kazanacağınızdan eminsiniz. İç Konuşmalarınız: Yıllardır koşuyorum. Şimdiye kadar bu yarışı hep kazandım. Bütün gücümle ayaktayım. Bu sefer rekor kıracağım. rakiplerim zayıf. Bunları çok kolay geçerim. İşte işaret verildi. Yerimden fırladım. Koşuyorum. En öndeyim. Herkes arkada. Başarıyorum. Gıpta: Yöneltilen nesne veya ortam: Çok güçlü bir konuşmacı olan ve binlerce insanın kendisini dinlediği Anthony Robbins’in seminerindesiniz. İç Konuşmalarınız: Robbins orada, kürsüde. Heyecanla konuşuyor. Hepimiz kulaklarımızı açtık onu dinliyoruz. Devamlı alkışlıyorlar. Bravo sesleri.. Bu adam milyarlar kazanıyormuş. Burada gelen herkeste bilet parası olarak 100 milyon vermiş. Hayret. Şu adama bak. Ben de yapabilirim. Aslında onun gibi olabilirim. Sanki onun gibi ben konuşuyorum orada. Ben de yapabilirim. Öfke: Yöneltilen nesne veya ortam: Katil üvey anne çocuğunu öldürdü. İç konuşmalarınız: Katil anne... İki yaşındaki üvey kızını kıskandığı için büyük işkenceler yaptı. Sırtında sigara söndürdü. Ellerini kızgın demire sürerek yaktı. Çocuk çığlıklar atıyor. Anne çocuğu tekmeliyor. Anne cadı gibi çirkin. Çocuğun başına demir bir sopayla vurdu. Çocuğun başından kanlar akıyor. Çocuk yere düştü, sesi kesildi, çırpınıyor. Hüzün: Yöneltilen nesne veya ortam:Babası trafik kazasında ölen çocuğun annesiyle yaşadığı fakir hayat. İç Konuşmalarınız: Genç bir adamdı. Fakirdi belki ama temizdi. Yeni evlenmişlerdi. Bir anne ve küçük çocuğu. Fedakar annenin sabrı ve çocuğuna duyduğu sevgi. Fakat bir kış daha geldi. Isınacak odunları yok. Komşuları kendilerine yardım etmiyorlar. Evlerinde bir sessizlik var. Soğuktan titreyen çocuk ve aç ve hüzünlü anne ve utanmaz siz. Bu güne değin yardım elini uzatmayan siz. 2. Aşağıda çeşitli duyguların cümlelerde kullanılması yeteneğinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Sözlerin inandırıcılığı için sözün duygu anlamıyla söze yapılan duygusal vurgu paralel olmalıdır. Söz ile duygu uyumsuz olduğunda dinleyici “yapmacıklık” izlenimi edinir ve inandırıcılık kaybolur. Duygular yöneltildiği kişiye veya ortama göre ifade değişikliğine uğrayabilirler. Dolaysıyla istenen duyguyu kime ve hangi ortamda yönelttiğinize de dikkat etmelisiniz. Örneğin “Sizi seviyorum” cümlesi anneye, babaya, çocuklara veya nişanlıya farklı söylenir. Aşağadaki çalışmaları sık sık tekrar ederek yeteneğinizi geliştirin. Şüpheli : Eh! Belki hava güzelleşir. Şakacı: Evet, hava güzel ama ördekler için. Münakaşa: Hava güzel diyorsunuz demek? Pek iyimsersiniz doğrusu. Kızgın: Hava güzel ama, biz dört duvar arasında kapalıyız. Şefkat : Hava güzel. Sokağa çıkalım yavrum. Hava alırsan iyileşirsin. Acılıkla : Hava güzel ama, kederimi arttırmaktan başka işe yaramıyor. Açığa vurma : Ne yapalım ben bahsi kaybettim: Hava güzelleşti. Öfkeli : Yazıklar olsun. İşte sen busun! Kesin inanç : Artık bizi aramaz, bundan eminim! İtirazla : Kusura bakma ama o kadar da kötü değil. Bilmeden sormak : Araba devrildi mi? İyice bilmeden sormak : Araba mı devrildi? Güvensizlik : Bu adam sözünde duracak mı? Alay : Tabi canım, bu işleri hep siz başardınız. Sabırsızlık : Açıl artık kapı, açıl! Muzafferce : Bakın! Ben demedim mi bunlar uzaylı diye! Hayranlıkla : Aman, hava ne kadar güzel! Her taraf pırıl, pırıl parlıyor. İnanç-şüphe : Ona tüm varlığımla inanıyorum. Belki de öyledir ama bunun varlığını kim ispat edebilir? Gurur-tevazu: Bu işin ustası, hem de biricik ustası benim. Ben neyim, hiç ben onlarla bir tutulabilir miyim? Sevgi- nefret : Sizi çok seviyorum. Onun varlığından da, hatıralarından da nefret ediyorum. Endişe-kaygısızlık : Of! Şimdi ne olacak, bu benim için büyük bir üzüntü. Pöh! Bana ne, umurumda bile değil!... Saygı-küçümseme : Ona karşı o kadar büyük bir sevgim var ki, Hıh! Ne olacak, aşağılık yaratık o. Karşı durmak- boyun eğmek : Hayır bana hiçbir şey yapamazsın. Ne istersen yap hepsine boyun eğeceğim. Cesaret, korku : İster on, ister yirmi kişi olun, göğsüm açık işte bekliyorum. Eyvah! Eyvah! Görmüyor musunuz hayatımız tehlikede! Zevk ve acı duyma : Oh! Ne hoş, mis gibi kokuyor. Ay! Çok acıyor. Hiddet-tedbirli davranma : Nasıl beni böyle yapayalnız bırakıp gidiyorsunuz ha! Hemen karar vermemek lâzım; iyice düşünelim. Alay, ağırbaşlılık : Söylediklerinizi nasıl anlayabilirim? Bunlar birer deha eseri! Size yemin ederim ki söylediklerim ciddidir. İrade-zayıflık : Gece, gündüz bütün gücümle çalışacağım. Benim savaşma gücüm yok Hınç-acıma : Şunu bilin ki bu ona çok pahalıya mal olacak. Zavallı adamlar! Artık onlardan ne isteyebilirim? Üzüntü-üzüntünün geçmesi : Allah’ım ahammüle demiyorum! Çok şükür! Artık korkacak bir şey kalmadı. Açık kalplilik- iki yüzlülük : Düşündüğümü size açıkça söylüyorum. Sizin tarafınızdan beğenilmek için dünyanın bütün servetini feda ederdim. Zafer- yenilgi : İsteklerimin son haddini buldum. Her şeyimi kaybettim, şerefimi de Hayret-kayıtsızlık : Siz mi? Sahiden, siz misiniz? Pek alâ, zaten böyle olacağı belli idi. Kışkırtma-yatıştırma : Ha gayret! Atıl! Bir hamle daha! Hişt, hişt! Kendinize geliniz, sakin olunuz. Pişmanlık-taşkınlık : Gece gündüz, kendi kendime soruyorum; bunu nasıl yaptım, diye. Evet, bunu yapacağım işte o kadar. Ümit-ümitsizlik : Evet, herkes bu işte kazanacağımı söylüyor. Artık her şey bitti, kurtuluş çaresi yok. JEST-MİMİK UYUMU Sözün taşıdığı duygu anlamı veya içeriği ile davranışlar arasındaki uyum inandırıcılığın çok önemli bir unsurudur. Vücudun genel hareketleri-duruşu(postür) mimik kavramıyla, yüzün genel hareketleri-duruşu-gestür ise mimik kavramıyla anlatılır. Jest-mimik vücut dilinin konusudur. Ağızdaki dilin söylediğinin etkisi vücut dilinin özellikle mimiklerin söylediğinin yanında çok etkisiz kalır. Söz-davranış uyumunu başaran konuşmacı büyük bir ilgiyle izlenir. Kişilerin tabii halleri en uyun mimikleri gösterir. Mimik soluk alırken yani söz söylenmeden önce gelir ve söz mimiğin anlamının tekrar edilmesi olarak nefes verilirken söylenir. Mimikte yapmacıklık konuşmayı tamamen lekeler. Yetersiz Jest ve mimik gülünçlük izlenimi uyandırır; aşırı abartı ise tabiiliği yok eder. Aşağıdaki alıştırmalarda tabii olmaya dikkat edilmelidir. Başkalarına aktardığımız mesajların en az %60’ı sadece yüz hatlarımız ve vücudumuzun genel görünümünden kaynaklanır. Dinleyiciler için asıl önemli mesaj dilimizin söylediği değil jest ve mimiklerimizin söylediğidir. Anlatım Jest-Mimikleri 1- Eylem belirtme: Tutmak, taşımak, eldeki bir şeyi atmak, fırlatmak. Her hangi bir çalışma, bir güç harcama, yemek yemek, yatmak, gidip gelmek. 2 - Yer ve konum belirtme: Bazı defa yalnız gözlerle işaret etmek yeter. Bunun için göz bebekleri gerçek veya hayali olan şeye veya kişiye doğru döner. Bu arada baş kalkar, iner, döner. İşaret parmağı da uzatılabilir. Kol mesafenin uzunluğuna göre gerilir. 3- Uzaklaşma: Uzanmış ve birbirinden ayrılmış iki kol geniş mesafeyi gösterir. Kollar, vücuttan git gide ayrılırsa birbirinden uzaklaşan şeyleri gösterir. 4 - Boyutu belirtme: Pek küçük bir şey için işaret parmağının ucu üzerine aynı elin baş parmağı ile dokunulur. Yükseklik-uzunluk için kollar yukarı, en ve genişlik için kollar yana açılır. Veya avuç içleri birbirine yaklaştırılarak darlık, uzaklaştırılarak genişlik anlatılır. Gözler elerin yönünde hareket ettirilir. 5 - Şekil belirtme: Avuç içi yatay ve yere dönük olursa düz olan şeyi anlatır. Yuvarlak şekil belirtmek için iki el birden bir yuvarlak çizer. Dolambaçlı, eğri büğrü şeyleri anlatmak için elin hareketleri eğri büğrü çizgiler çizer. 6 - Sayı belirtme: Tek olarak gösterilen işaret parmağı bir, işaret ve orta parmağı iki, buna yüzük parmağını da ekleyerek üç sayısı gösterilir. Açık elin parmaklan diğer elin işaret parmağı ile kapatılarak da sayı anlatılabilir. Duygu Jest-Mimikleri Gözler : Gözler yan kapalı olursa kötülük ve küçümseme, göz kapaklarını indirerek saygı, utanma anlatılır. Heyecanda gözler bir an kapanıp açılır, göz kapaklan aşağı iner, baş hafif sallanır. Vücut ürperir, titrer, sık soluma yapılır. Gözlerin iri iri açılması şaşkınlık, hiddet, hayret, dehşet belirtisidir. Kaşlar : Kaşlar çatılarak derin düşünceyi, sertliği, sağlam bir iradeyi belirtir. Kaşların başlangıç kısımlarının yukarı doğru kalkıp uç kısımlarının aşağı inmesi ıstırap anlatımıdır. Öfkede Kaşlar çatılır, kaş aralarında derin bir çizgi belirir, burun delikleri açılır, gözlerde şimşek çakar, dudaklar aralanır, alt dişler üst dişlerden önce görünür, sık, sert ve derin soluma yapılır. Derin sevgide kaşlar kalkar, gözler büyür, ağız hafifçe açılır, dudak kenarları biraz yukarı kıvrılır. Bütün çizgilerde bir tatlı okşayış, bütün yüzde saf bir parlaklık görülür, sakin soluma yapılır. Ağız : Dudakların yarı açık duruşu hayret ve sevinci, çok açılması şaşkınlığı anlatır. Dudak kenarlarının aşağıya inmesi üzüntüyü, Dudakların büzülerek öne doğru uzaması susmayı somurtmayı belirtir. Alt çenenin biraz öne çıkması gaddarlığı, dişlerin birbirine vurması çılgın bir hiddeti anlatır. Baş : Başın öne doğru duruşu merak ve gaddarlığı, geriye çekilmesi saygısızlık, korku, yana doğru hafifçe eğilmesi kayıtsızlık, acıma, öne eğilmesi utanç ve korku belirtir. Başı yukardan aşağı sallamak doğrulama, önden arkaya kaldırmak inkâr etme anlamı verir. Kollar : Kolların her hangi biri "gel!" veya "git" emri vermek üzere öne doğru hızla hareket ettirilir. Yer göstermek üzere gösterilen yere doğru bükülür. Şiddetli hayranlık duygularının belirtilmesinde Kolların biri veya her ikisi birden yukarı doğru kaldırılır. Cesaret kırıcı bir durum karşısında ümitsizce yanlara bırakılır. Bekleyiş ve meydan okuyuşta kollar önde kavuşturulur. Eller : Avuç içi yüreğin üzerine bastırılarak sevgi ve heyecan anlatılır. Avuç içi göğsün ortasına bastırılırsa inanmak, iman etmek duygularını belirtir. Avuç içinin dışarı doğru çevrilerek itilmesi tiksinme, iğrenme belirtir. Bu ara baş da biraz geriye doğru bükülür. Avuçların birini diğeri üzerinde ovalama neşe, sevinç belirtisidir. Parmaklar : El jestlerinde özellikle işaret parmağı çok önemli bir rol oynar. İşaret parmağı kol ile beraber öne doğru uzatılırsa işaret veya kovma anlamı verir. İşaret parmağı bükülerek göğse doğru çekilirse yaklaşmayı, çağırmayı, yine işaret parmağı düz olarak ağıza yaklaştırılırsa susturmaya çalışmayı belirtir. Bütün parmaklar kapatılarak kuvvet ve azim, yumruk gösterilirse tehdit anlatılır. Parmaklar bükülmüş olarak işaret parmağı baş parmağa sürtülürse para işareti yapılmış olur. Eller birleştirilerek parmaklar birbiri içine geçirilirse yalvarma anlamı verir. Bacaklar : Bacakların duruşu da çok önemlidir. Bacaklardan birinin diğerinden ayrılmış olarak önde durması kuvvet, ataklık ve şiddetli duyguları anlatır. Ayakların aynı hizada birbirinden ayrı durması rahatlık, kaygısızlık, meydan okuma veya durgunluk belirtir. Bacak bacak üstüne atılmış olarak otururken bir bacağın sık sık sallanması sabırsızlık, sinirlilik belirtisidir. Vücût : Vücûdun büzülmesi, sırtın kamburlaşması, kolların gövdeye yapıştırılması yılgınlık ve utanma belirtisidir. Bunun aksi hayranlık, zafer anlatır. İğrenmede vücût geriye doğru, istek, merak, ataklıkta ileriye doğru gider. Yana veya geriye doğru uzanarak gururu, saygısızlığı veya fizik yetersizliğini anlatır. Vücudun öne doğru eğilmesi saygı belirtisidir. ÖZET Uyumlu İletişim yeteneği İçin: 1- Duygularınızla sözleriniz arasındaki uyumu sağlayın. Sevinçten bahsettiğiniz zaman sevinçli, öfkeden bahsettiğiniz zaman öfkeli, cesaretten bahsettiğiniz zaman cesur olmalısınız. Sözlerinizin anlamı duygularınızla paralel olmak zorundadır. 2- Jestlerin (genel vücut organlarının kullanımının) sözlerinizle aynı mesajları vermesini sağlamalısınız. Eller, parmaklar, baş, omuzlar, bacaklar verilen mesaja göre değişik pozisyonlar alır. Her pozisyonun anlamı vardır ve bu anlamların, sözlerin anlamlarıyla uyumlu olmasının sağlanması gerekir. 3- Mimiklerinizle (yüz, göz, kaşlar, alın kaslarının genel hareketleriyle) mesajların yapısı arasında büyük bir ilişki vardır. Mimiklerinizin mesajlarınızla aynı sözleri söylemesini sağlamak zorundasınız. ALIŞTIRMA: JEST-MİMİK 1. Aşağıda temel mimiklerinizi etkin kullanabilme yeteneğinizi geliştirecekiniz. mimikler arasındaki ayrımı fark edin ve bol bol uygulayın. a) Boy aynasının karşısında göz kapaklarınızı iyice açıp yavaş yavaş kapatın, gerin, gevşetin, göz bebeklerinizi yukarı aşağı sağa, sola çevirin, çok sevinçli ve heyecanlı imişsiniz gibi gözleriniz parlasın. Yavaşça normale dönün. b)Kaşlarınızı çatın, iki kaş arasındaki çizgi derinleşsin, kaşlarınızı yukarı kaldırın, alnınızda kırışıklıklar meydana gelsin. c)Burun deliklerinizi açın., yukarıya doğru gerin, serbest bırakın. d)Dudaklarınızı kaldırıp indirin, birbirinden uzaklaştırıp yaklaştırın, sıkın, gevşetin; ağzınızı açıp kapayın. e)Ağzınızı hafif aralayın, iyice açın, çenelerinizi iyice sıkın, gevşetin. 2.Aşağıdaki temel jestleri etkin kullanabilme yeteneğinizi geliştireceksiniz. Jestlerinizi uygulayarak anlamlarını görmeye çalışın. a) Boy aynasının karşısına geçin. Gövdenizi, başınızı “Evet, hayır, bilmem, ya öyle mi?” anlamlarına gelecek şekilde hareket ettirin. b)Kollarınızı “Sen de kim oluyorsun!, git başımdan, oo hoş geldin, bunu bir daha yapma!, hepimiz birlikteyiz, elimden ne gelir” anlamlarına gelecek şekilde hareket ettirin. c)Ellerinizi “Kenetlenelim, çarpıştılar, yükselme, alçalma, güçlü, dikey, yatay, yuvarlak” anlamlarına gelecek şekilde hareket ettirin. d)Yürüyüşünüzü “Sıkıntılı, kendinden emin, gururlu, sendeleyerek” gerçekleştirin. Sözsüz iletişimle jest ve mimiklerinizi bir arada kullanarak aşağıdaki pantomimleri yapacaksınız. a)Aşağıdaki durumları pantomimlerle yansıtın. “Soğuktan titriyorsunuz, şiddetli korkuyorsunuz, heyecan ve sabırsızlıkla bekliyorsunuz, son derece üzgünsünüz, ağır hastasınız, öfkeyle bağırıyorsunuz, takdirle seyrediyorsunuz.” b)Aşağıdaki durumları pantomimlerle anlatın. “Çocuk ağlıyor, adam kavga ediyor, asker elbiselerini giyiniyor. Art arda gelen telefonlara bıkmış olarak cevap veriyorsunuz ve hayır diyorsunuz. Tüm vücudunuz kaşınıyor, soğuktan titriyorsunuz. Çok mutlusunuz.Etkili Konuşma İçin 10 Püf Noktası
Erken başlayın Bir konuşma yapmak zorundaysanız, daha sonra değil, hemen işe başlayın. Hazırlanmak için ne kadar çok zamanınız olursa, kendinizden o kadar emin olursunuz. Dinleyicilerinizi tanıyın KİME konuşacağınız hakkında bulabildiğiniz kadar bilgi edinin. Dinleyicilerinizin ortak özellikleri nelerdir? Eğitim düzeyleri nasıldır? Bu tür sorulara ne kadar çok yanıt bulabilirseniz, konuşmanızı onların duymak isteyeceklerine o kadar çok odaklayabilirsiniz. Orijinal olmak konusunda endişelenmeyin Heyecanlı ve kalpten gelen bir konuşma yapar ve söylediklerinize inanırsanız, seçtiğiniz konu hakkında konuşan ilk ya da 15. kişi olmanız fark etmez. Tüm orijinalliğiniz SESİNİZdir. Basit olun Kısa ve öz bilgi parçacıkları, dinleyicilerin söylenenleri daha kolay algılamalarını sağlar. Onlara bir fırsat sunun Dinleyicilerinizin sorunlarına çözüm bulun; onların düşünce ve eylem biçimlerini zorlayacak bir iddia öne sürün ya da onlara yeni bir şey öğrenme fırsatı sunun. Konuşmanızı, sunduğunuz fırsatın çevresinde şekillendirin. (“Bugün size işlerinizi sürekli erteleme eğilimini yaşamınızdan sonsuza dek silmeniz için 3 araç sunacağım.”) Bir diyalog yaratın Yaptığınız işi “bir konuşma yazmak” şeklinde düşünmeyin. Bunu, sizinle dinleyiciniz arasında bir diyalog yaratmak olarak değerlendirin. Dinleyiciyi konuşmanın içine alın Diyalog hissini yaratmak için dinleyicinizle etkileşimde bulunun. Onlara soru sorun (“Kaçınız bu konuda hemfikir?”); yapacak iş verin (“Bir sonraki gerçeği yazmanızı istiyorum…”). Kendinizi dinleyin Konuşmanızın kulağa nasıl geldiği, nasıl okunduğundan daha önemlidir. Konuşmanızı göze değil, kulağa hitap edecek biçimde oluşturun. Prova, prova, prova! Konuşmanızı mümkün olduğunca sık prova edin; sürekli tekrarlayın. Böylece, mükemmel bir sunum yapabilirsiniz. Eğlenin Konuşmanızı oluşturma sürecinin kolay ve zahmetsiz geçmesine özen gösterin. Süreci eğlenceli kılarsanız, bu durum konuşmanıza da yansır ve süper bir sunum yapmış olursunuz!Etkili Konuşma Teknikleri Nelerdir? Nasıl Uygulanır?
İnsan konuşma yetisi ile doğar.Bu temel yeti ile içine doğduğu toplumun dilini öğrenir. İnsan oğlu var oluşundan beri konuşmaktadır. Bu onbinlerce yıl demektir. Oysa yazının kullanımı ancak son on bin yıllık bir süre içinde gerçekleşmiştir.Yazı, konuşmanın yetersiz bir fotoğrafıdır.Çünki yazı, konuşma karşısında eksiktir, fludur. Yeryüzünde hiç bir dil yazıldığı gibi okunmaz,okunduğu gibi yazılamaz.(Hiyelogrif alfabe dışında) Asıl olan konuşmadır.Konuşma olgusu çok karmaşık bir yapıdadır.Diksiyon denilen bilim dışı faaliyet konuşmayı açıklayamaz, uygulatamaz. Bir takım yapay,artistikmiş gibi faaliyetler, tamamen uydurmadır ve doğal dile zarar vermektedir. Diksiyon, Aristokrasiye öznen Fransız burjuvazisinin bir fantazisidir.Fransız tiyatrosu zengin müşterileri çekebilmek için bu fantaziyi sahne konuşması olarak kullanmıştır.Moliére dar bir sınıfa özgü bu konuşma tarzını "Kibarlık Budalası" adlı oyununda mizah konusu yapmıştır. Fonoloji'nin saptadığı standart Türkçe konuşmanın dışında her türlü tonlama(!)çalışması saçma ve abestir. Türkiye'deki bu gayretlerin kökeninde yüzyıl önce İstanbul'a gelip, Pera' da temsiller veren üçüncü sınıf Fransız tiyatrolarının öğretileri vardır ve tamamen yapay ve uydurmadır.Sahne konuşması olarak edinilen bu yanlış bilgi, hevesli Ermeni vatandaşlarımız tarafından Türkçe'ye uygulanmış,daha sonra aynı yanlış tavrı Türk sanatçıları sahnelerde sürdürmüştür.Güllü Agop,Tomas Fasulyeciyan,Kınar hanım, Ahmet Fehim ve Muhsin Ertuğrulun hocası Burhanettin Tepsi bu sanat heveslilerinden bazılarıdır.Geleneksel Ortaoyununun horlanıp yok edilmesiyle İstanbul ağzı gösteri sanatlarından silinmiştir. Şehir tiyatrolarının sahne konuşmalarında bu iz bir gelenek gibi derinden derine sürmektedir.O güzelim siyah beyaz Yeşilçam filmlerindeki düblaj rezaletinin altında üçüncü sınıf Fransız turne tiyatroları ve onlara özenen Ermeni ve Türk tiyatro heveslilerinin izlerinin olması ironiktir. Cumhuriyetle birlikte kurulan Devlet Konservatuarı'na konuşma konusunda umutlar bağlandığını yazışmalardan biliyoruz.Ama gösteri bölümünün kurucusu Carl Ebert yanı sıra Phung adında bir ses eğitimi hocası getirmiş, o da Alman dilinin uydurma sahne entonasyonunu Türkçe'ye uygulama garabetine girmiştir. Üçüncü sınıf şair, yazar ve edebiyat hocalarından oluşan Türk Dil Kurumu ise dünyada bir benzeri olmayan arı dil yaratma gafletine düştüğü için olup bitenlerden habersizdir. Bu sırada yine de olumlu bir girişim olmuştur. Standart konuşma biçimi olarak kabul edilen İstanbul ağzını iyi bilen Nurettin Sevin adında iyi niyetli bir yabancı diller hocası, durumu düzeltmek için Konservatuarda dersler vermeye başlamıştır, Bu gün bile geçerliğini koruyan bir Türkçe fonetik dersleri kitabını yayınlamışsa da, çok az basılan bu kitap ortalıkta bulunmamaktadırtır. Dünyada zaten çok genç olan Lenguistik bilimine ve fonetik çalışmalarına dayanan Nurettin Sevin'in bu gayreti anlaşılamamış, büyük direnişlerle karşılaşmıştır.Daha yakın zamanlarda Türkçe'nin ses yapısı üzerine çok değerli çalışmalar yayınlayan Prof. Ömer Demircan, Türk Dil Kurumunda benzer direnişle karşılaşacaktır. Şu an çeşitli konservatuarların oyunculuk bölümlerinde ve özel konuşma kurslarında diksiyon adı altında yürütülen derslerin alt yapısı ve geçmişi budur.Üniversite çatısı altında böyle bir faaliyet ve içerik tek kelimeyle skandaldır. Son zamanlarda linguistik, fonoloji ve fonetik bilgileriyle donanımlı bir kaç öğretmenin gayretleri görülmekteyse de,bu öğretmenlerin uygulamalardaki konuşma becerisizlikleri öğrencide kuşkular yaratmakta ve öğrencinin kulağını yine piyasaya dikmesine neden olmaktadır. Etkili konuşma adı altında verilen dersler, hocanın standart Türkçey'e hakkıyla vakıf olmasına ve üstün konuşma becerisine bağlı olmak şartıyla olumlu sonuçlar verebilir.Ama verili bir oyunculuk çalışmasında metni doğal konuşmaya çevirmek, sağlam bir fonetik bilgisi ve uygulama becerisi ile mümkündür. Çare:En başta bilimsel ciddiyettir. Bu gün Türkiye'de özellikle İstanbul Edebiyat Fakültesi'nde, Boğaziçi Üniversitesi'nde,Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde dil bilim ve onun bir kolu olan ses bilim üzerine seçkin çalışmalar yapılmaktadır. Bu konu da bilgi ve birikim konuşma dersleri verecekler için mevcuttur.Bu bilgiler derin bir mesai ile edinildikten sonra,konuşma becerisi yüksek kişiler tarafından uygulamalı konuşma dersi olarak işlenebilir. Diksiyon teriminin kullanılmaması ve tonlama adı altında gariplikler yapılmaması bile bu gün çare yolunda ilk adım olabilir.Etkili Ve Güzel Diksiyon Nasıl Kazanılır?
Güzel ve etkili konuşmada diksiyon (söyleniş-telaffuz-pronounciation) yani seslerin doğru çıkarılması son derece önemlidir. Fonetik bilgisi seslerin çıkarılışını inceler. Diksiyon ise buna ek olarak daha geniş bir kapsamda, ses organlarının doğru sesleri çıkarabilecek şekilde eğitilmeleri üzerinde odaklanır. Bu yönüyle diksiyon önemli ölçüde fonetiğe dayanır. Ancak biz bu bölümde konunun fonetik yönü üzerinde ayrıntılı durmayacağız. Türkiye’de seslerin çıkarılmasında yörelere göre farklılık vardır. Ancak güzel seslendirmede daha çok İstanbul ağzı esas alınır. Seslerin gerektiği gibi çıkarılabilmesi için ses aletlerinin- gırtlaktan başlayarak dil, dudaklar, çene ve buruna kadar tüm ses aletlerinin eğitilmesi gerekir. Bu çerçevede aşağıda çeşitli alıştırmalar yer alacak. Alıştırmaları yaparken ses çıkışlarını netleştireceğiz. İyi boğumlanma yani heceleri netleştirerek seslendirebilmek için dudak tembelliğini ortadan kaldırmamız gerekir. Sesleri ses organlarını abartılı kullanarak çıkaralım. Aşağıdaki doküman dört bölümden oluşmuştur: Birinci bölüm ses organlarının eğitimine ilişkin alıştırmalar; ikinci bölüm, sesli harflerin çıkarılışı; üçüncü bölüm sessiz harflerin çıkarılışı ve kullanımını anlatmaktadır. Dördüncü bölüm ise sesli ve sessiz harflerin cümle içinde karışık şekilde kullanımına ilişkin alıştırmalardan oluşmaktadır. Bu alıştırmalarda verilen örnek cümle veya hecelerin bıkmadan ısrarla tekrar tekrar seslendirilmesi gerekir. Bu çalışma sürdürüldükçe seslerin ağızdan akarcasına çıkmaya başladığını, başlangıçtaki zorlanma veya tutukluğun ortadan kalktığını göreceksiniz. Diksiyon sesin güzel çıkmasını ve sözlerin doğru seslendirilmesini amaçlayan sanatın adıdır. Diksiyon bu yönüyle ses ve söz üzerinde odaklanmıştır. Sözün içeriğinin kodlanması yani etkili iletişim diksiyon sanatının dışında kalan bir konudur. Ancak konu üzerinde oluşturulan eserlerde bir karmaşanın mevcut olduğunu da itiraf edelim. Yazımızın diksiyon bölümünde diksiyonun temel öğeleri üzerinde durulmuştur. Bu öğeler söyleniş-fonetik, boğumlanma, vurgu, durak ve ulamadan oluşmaktadır. Fonetik seslerin doğru çıkarılmasıyla ilgilenen bir alandır. Boğumlanma, seslerin birbiri ardına tam ve tok şekilde kaybolmadan çıkarılması alanıyla ilgilenir. Vurgu, söylemedeki monotonluğun kırılmasını sağlayan, her dilde kendine özgü gelişen bir telaffuz konusudur. Yazı noktalaması ve duraklarıyla konuşma noktalaması veya durakları birbirinden farklı olabilmektedir. Durak bölümü, bu sorunun çözümünü amaçlamaktadır. Ulama çalışmalarına gelince, bu çalışmalar kelimeler arasında uyumlu geçişler sağlamayı amaçlamakta ve dilin doğal kurallarından yararlanmaktadır.Fonetik Alfabe Metodu Nedir? Nasıl Uygulanır?
Hafıza teknikleri konusunda uzmanlık kazanmış kişilerin ve araştırmacıların kullandıkları bazı hafıza tekniklerini ve nasıl uygulayabileceğinizi öğrenmeye ne dersiniz? Fonetik Alfabe Metodu: Buraya kadar size dört adet çeşitli hafıza tekniklerinden bahsettik. Bir de öyle bir teknik var ki hepsinin en muhteşemi ve en kullanışlısı olarak görülmektedir. Bu metotla hafızaya bilgileri çok kolay ve rahat bir şekilde alabileceksiniz. Bu yöntem hafıza uzmanları tarafından da en çok kullanılan yöntemdir. Bu yönteme “fonetik alfabe metodu” denmektedir. Bu metodun temeli isminden de anlaşılabileceği gibi yeni bir alfabe oluşturmaya dayanır. Bu alfabeye de “fonetik hafıza alfabesi” ismi verilir. Fonetik hafıza metodu Wikelman'ın 1948 yılında alfabedeki harflerle sayıları eşleştirmesi sonunda keşfettiği sayı-harf sistemine dayanmaktadır. Bu hafıza tekniğinin diğer hafıza tekniklerine göre daha avantajlı olmasının nedeni sayıların hatırlanmasında daha kullanışlı olmasıdır. İsimlerin Hafızaya Alınması: İsimleri hafızaya alabilmek için şu ilkeleri uygulamalısınız; 1- Bugünden itibaren tanıştığınız herkesin ismini hatırlamak için her şeyi yapacağınıza söz verin. 2- İlk tanıştığınızda kişinin ismini doğru duymaya özen gösterin. Hatta tekrar etmelerini sağlayın. Mümkünse ona anlamını sorun. 3- Onunla konuşurken ismiyle hitap edin ve sürekli ismiyle hitap etmeye çalışın. 4- Tanıştığınız kişinin ismiyle daha önce tanıştığınız bir kişiyi veya nesneyi, materyali bağdaştırın. 5- Kendinize bir defter tutun. Tanıştığınız kişilerin isimlerini o deftere yazın. Hatta benzeşmelerini de yazın. Yeni yeni isimlere karşı tecrübe edinin. 6- İçinizden onun ismini tekrar edin. 7- Tanıştığınız kişinin yüzüne bakın ve onu. Çok iyi tanıdığınız ve isme karşılık gelen biriyle özdeşleştirin. Yabancı dildeki bir kelime ve anlamı nasıl hafızaya alınır? Hafızanıza alacağınız yabancı dildeki kelimeyi belirliyorsunuz. Yabancı dildeki kelimenin okunuşuyla, anlamı arasında “güçlü hafıza teknikleri”nin ilkelerini uygulayarak bir çağrışım (bağlantı, hikaye) kuruyorsunuz. Nasıl mı? İngilizce'de “yemek” kelimesinin karşılığı “eat” dır. Ve telaffuz edilirken “it” şeklinde telaffuz edilir. Şimdi bu kelimeyi ve anlamını hafızamıza alalım: “10 katlı evinizin balkonunda oturmuş yemek yerken sokaktan geçen bir itin zıplayarak yemeğinizi kapıp kaçtığını ve yediğini daha sonra it yemeğimi yedi diye bağırarak ağladığınızı hayal edebilirsiniz.Gazetelerin İnternet Adresleri Listesi
Güzel ve Etkili Konuşma Nasıl Olur?
Güzel ve Etkili Konuşma Nasıl Olur?
Güzel ve etkili konuşmada diksiyon (pronounciation) yani seslerin doğru çıkarılması son derece önemlidir. Fonetik bilgisi seslerin çıkarılışını inceler. Diksiyon ise buna ek olarak daha geniş bir kapsamda, ses organlarının doğru sesleri çıkarabilecek şekilde eğitilmeleri üzerinde odaklanır. Bu yönüyle diksiyon önemli ölçüde fonetiğe dayanır. Ancak biz bu bölümde konunun fonetik yönü üzerinde ayrıntılı durmayacağız. Türkiye’de seslerin çıkarılmasında yörelere göre farklılık vardır. Ancak güzel seslendirmede daha çok İstanbul ağzı esas alınır. Seslerin gerektiği gibi çıkarılabilmesi için ses aletlerinin -gırtlaktan başlayarak dil, dudaklar, çene ve buruna kadar tüm ses aletlerinin eğitilmesi gerekir. Bu çerçevede aşağıda çeşitli alıştırmalar yer alacak. Alıştırmaları yaparken ses çıkışlarını netleştireceğiz. İyi boğumlanma yani heceleri netleştirerek seslendirebilmek için dudak tembelliğini ortadan kaldırmamız gerekir. Sesleri ses organlarını abartılı kullanarak çıkaralım. Aşağıdaki doküman dört bölümden oluşmuştur: Birinci bölüm ses organlarının eğitimine ilişkin alıştırmalar; ikinci bölüm, sesli harflerin çıkarılışı; üçüncü bölüm sessiz harflerin çıkarılışı ve kullanımını anlatmaktadır. Dördüncü bölüm ise sesli ve sessiz harflerin cümle içinde karışık şekilde kullanımına ilişkin alıştırmalardan oluşmaktadır. Bu alıştırmalarda verilen örnek cümle veya hecelerin bıkmadan ısrarla tekrar tekrar seslendirilmesi gerekir. Bu çalışma sürdürüldükçe seslerin ağızdan akarcasına çıkmaya başladığını, başlangıçtaki zorlanma veya tutukluğun ortadan kalktığını göreceksiniz. Diksiyon sesin güzel çıkmasını ve sözlerin doğru seslendirilmesini amaçlayan sanatın adıdır. Diksiyon bu yönüyle ses ve söz üzerinde odaklanmıştır. Sözün içeriğinin kodlanması yani etkili iletişim diksiyon sanatının dışında kalan bir konudur. Ancak konu üzerinde oluşturulan eserlerde bir karmaşanın mevcut olduğunu da itiraf edelim. Yazımızın diksiyon bölümünde diksiyonun temel öğeleri üzerinde durulmuştur. Bu öğeler söyleniş-fonetik, boğumlanma, vurgu, durak ve ulamadan oluşmaktadır. Fonetik seslerin doğru çıkarılmasıyla ilgilenen bir alandır. Boğumlanma, seslerin birbiri ardına tam ve tok şekilde kaybolmadan çıkarılması alanıyla ilgilenir. Vurgu, söylemedeki monotonluğun kırılmasını sağlayan, her dilde kendine özgü gelişen bir telaffuz konusudur. Yazı noktalaması ve duraklarıyla konuşma noktalaması veya durakları birbirinden farklı olabilmektedir. Durak bölümü, bu sorunun çözümünü amaçlamaktadır. Ulama çalışmalarına gelince, bu çalışmalar kelimeler arasında uyumlu geçişler sağlamayı amaçlamakta ve dilin doğal kurallarından yararlanmaktadır.Haber Siteleri Haber Ajansları İnternet Adresleri Listesi
Hazırcevap Nedir? Nasıl Hazırcevap Olunur?
Hazırcevaplılık, her ortamda, her soruya anında cevap verebilme, söylenecek söz bulamadığınızda bile ortamı ölüm sessizliğinden kurtaracak cümleleri oluşturabilme yeteneğidir. Etkili bir iletişimci olmak istiyorsunuz. Fikirlerle dopdolusunuz. Konuşmaya kalktığınızda tüm cümleleriniz bir edip veya şairin satırları gibi vecizeye benzemeyebilir. Konuşma sırasında her cümlenin kelimelerinin bile anlam zenginliğinin bir parçası olması sağlanamayabilir. Bu noktada asıl önemli olan duraksamadan konuşmaya devam edebilmektir. Çoğu zaman öyle sorularla karşılaşırsınız ki bir anda ne söyleyeceğinizi şaşırabilirsiniz. Oysa hazırcevaplılık yeteneğini kazandığınızda hiç bir zaman sözün altında kalmazsınız. Beklenmedik çıkışlarınızla insanları şaşırtabilir ve çıkışlarınızla hayran bırakabilirsiniz. Dahası derin bilgiye sahip olmadığınız konularda bile konuşabilmek sayesinde her kesimden veya fikir gurubundan insanla sohbet ortamı kurabilirsiniz. Çoğu zaman bilgi sahibi olmadığımız konularda söz söylemek zorunda kalabiliriz. İçerik yönünden boş sözler söylesek de “duraksamadan söyleyebilmek” sayesinde tüm tehlikeleri aşabiliriz. Konuşma sırasında söyleyecek söz bulamayarak durakladığımızda tüm imajımızı zedeleriz. Boş da olsa söyleyebileceğimiz mantıklı sözler bizi utançtan kurtaracaktır. Unutmamamız gereken bir gerçek var: Konuşmak için insanların huzuruna çıktığımızda insanlar da dinlemek için bizlere yönelirler. O anda hepimiz başarılı konuşmayı arzulamaktayız. Daha da iyisi bizi dinlemekte olanlar da başarılı olmamızı arzulamaktadırlar. Eğer biz utanç verici bir duruma düşersek dinleyenler de bu utançtan nasiplerini almakta ve onlar da utanmaktadırlar. Şu halde konuşacağımız zaman başarılı olmamızı içtenlikle bekleyen insanlara sevgiyle yönelmeli ve başarılı olmalıyız. En önemli sorunumuz söyleyecek sözden mahrum kalmamız değildir. Pek çok şey biliyoruzdur. Ama “Boşluk doldurma cümlelerini kullanmayı bilmiyorsak” tüm söyleyeceklerimiz bir kaç cümlede bitiverir. Duraklarız, tıkanırız ve artık tüm konuşmamız tahrip olur. Cesaretimizi yitirdiğimizde diğer fikirlerimizi ifade etmeye fırsatımız kalmaz. Aşağıdaki alıştırmalar ayak üstü düşünürken aralıksız hazırcevap verebilecek bir yetenek geliştirmemize yarayacaktır. Lütfen bu çalışmaları istendiği gibi yapınız. Ayrıca bulduğunuz her fırsatı benzer alıştırmalar için kullanınız. ÖZET 1. Tek bir kelimeden yola çıkarak uzun konuşmalar yapabilmelisiniz. 2. Fikir boşluğu doğduğunda arayı içerik yönünden boş da olsa ilgili sözlerle doldurabilmelisiniz. 3. Şaşırtıcı sorulara, altında kalmayacağınız kısa olmayan cevaplar verebilmelisiniz. ALIŞTIRMA: HAZIR CEVAPLILIK 1. Aşağıdaki her bir kelimeyi okuyun ve hemen ardından okuduğunuz kelimeyi içerisinde barındıran bir cümle oluşturunuz. Cümlelerinizin 6 kelimeden küçük olmamasına dikkat ediniz. Örnek: “Kalem” - Kalem olmasaydı binlerce kitabın yazılması mümkün olamayacaktı. Kuş Fasulye Cam Elma Tabak Kelebek Patlıcan Salatalık Defter Telefon Radyo Çocuk Pamuk Bahar Kırmızı Hırsızlık İdam Burun Tırnak Sağlık Sevgi Bağırmak Zıplamak Melek Cami Sadakat Bayrak Şerefli Dağılmak Rehber Makine Mutluluk Bağlantı İçerik Soyut 2. Simdi söz söyleme süremizi bir dakikaya çıkaracağız. Aşağıda göreceğiniz kelimeler üzerinde birer dakika konuşacaksınız. Duraklama yapmamaya dikkat ediniz. Düşünce akışınız yavaş işliyorsa başlangıçta zaman kazanmak için yavaş bir hızla konuşacaksınız. Örnek: “Sevgi”- Sevgi üstüne çok şey yazılmıştır. O, insanın kalbinde olan en saygıdeğer duygu. Sevmek ve sevilmek ne güzel. Bir çocuğu sevmek, bir çiçeği sevmek, işi, eşi, aşı sevmek. Hayat sevgi üstüne kurulmuş. Yunus ne güzel söylemiş: “Yaratılanı severiz, Yaratandan ötürü”. Bana göre sevebilen insan olmak büyük olmaktır. Hepimiz de büyük olmak istemiyor muyuz? O zaman sevgiyi neden ihmal edelim. Sevgi mutluluktur. Mutluluk uğrunda ne günlerimizi aç kalarak feda etmeye hazırızdır. Ne geceler uykusuz bırakır bizi sevgi. Oysa sevgi bir bakıştır. Bir gülüştür. Bir soluyuştur sevgi. Ciğerlerimize her soluyuşta sevgi dolar. Arzularsak tüm hücrelerimizin sevgiyle dolabildiğini görürüz.” Şimdi sıra sizde: Bayram Ay Kalp Fedakarlık Kahvaltı Burun Çiçek Çocuk Işık Müzik Kitap Başara Mikrofon Elbise Kir Bahar Hayranlık Merak Temizlik Yağmur 3. Aşağıda size çeşitli sorular yöneltilmiştir. Bu sorulara en az 30 kelimeden oluşan cevaplar vermelisiniz. Sorunun cevabı için tek bir kelime yeterli olsa bile cevabınızı mutlaka gerektiği kadar uzatmanız gerekmektedir. Örnek soru: En çok sevdiğiniz kişi kimdir? Örnek cevap: Benim Selim isminde bir arkadaşım var. Hayatımda tanıdığım en vefakar, en iyiliksever insan o. Onu gördüğüm zaman mutlu oluyorum. Böyle bir arkadaşı kim sevmez. En çok sevdiğim insanın o olduğunu düşünüyorum.(31 kelime)” Şimdi sıra sizde: -Güzel konuşma kursuna katılmaktan memnun musunuz? -Sizce yarın yağmur yağacak mı? -Kursa giderek başarılı olma yolunu öğrenmemiz mümkün mü? -En çok hangi özelliğinizden gurur duyuyorsunuz? -Mecbur kalsanız çocuğunuzu döver miydiniz? -Hiç kimsenin sizi sevmediğini söylüyorlar. Doğru mu bu? -Rahmetli Turgut ÖZAL’ı hatırlıyor musunuz? -Hiç nefret ettiğiniz bir öğretmeniniz oldu mu? -Bir akşam aç kalmak pahasına elinizdeki parayı bir kitaba verir miydiniz? -Sabahları erken kalkar mısınız? -İskender kebabı hangi lokantada yersiniz? -Niçin tavuk eti yemiyorsunuz? -İradenizi nasıl kuvvetlendirdiniz? -Gözleriniz neden bu kadar güzel? 4. Konuşmayı Kaldığı Yerden sürdürebilmelisiniz. Aşağıdaki örnekte iki farklı fikrin arası boş bırakılmıştır. Konuşmacı sizsiniz. önce bir fikir veriyorsunuz ve ardından bu fikri örneklendireceksiniz. Ancak örnek aklınıza gelmiyor. Örneği hatırlayıncaya kadar kaldığınız cümleye paralel, yeni fikirler içermeyen dolgu cümleleri kullanacaksınız. Arada en az beş cümle kullanmaya dikkat ediniz. İlk örnek sizin için hazırlanmıştır: a) Ben biliyorum insan cevabı çok arzularsa rüyasında bile cevabı bulabilir. (Fikir kesintisi: Örneği hatırlamadınız ve boşluğu dolduruyorsunuz.) Arzuladığınızda ne olur? Arzunuz bir türlü zihninizden gitmez. Arzu duygudur. Hep gözlerinizin önünde dolaşır. Öyle ki her zaman arzunuzu düşünürsünüz. Rüyanızda bile arzunuz aklınızda dolaşır. Adeta arzu insanın hücrelerine kadar vücuduna işlemiştir. Arzunuzdan kalbiniz titrer. “Ah bir şu cevabı bulabilsem” dersiniz. Yemek yerken arzu kafanızdadır. Yolda yürürken hep o arzuyu düşünürsünüz. Sonunda cevabı rüyanızda görürsünüz... (Devam)Bunun en ilginç örneğini Elias Howe yaşamıştır. Dikiş makinesini keşfetmek için bıkmadan çalışmış, arzulamış durmuş ve sonunda rüyasında kendisini yakalayan yamyamların mızraklarının ucunu gördüğünde hemen fikir kendisine doğmuştur. Bu rüyadan sonra tezgahının başına geçmiş ve dikiş makinesini tamamlamıştır. b) Bir yetim çocuğun başını okşasanız ona neler kazandırabileceğinizi biliyor musunuz? (Fikir akışı koptu siz doldurun) (Devam) Yetim çocuğun kendine duyacağı güven sayesinde çalışma azmi, zekası ve başarısı gelişecektir. c) Aya ilk kim ayak basmıştı biliyor musunuz? (Fikir akışı koptu siz doldurun) (Devam) İşte Ay’a ilk ayak basan Neal Armstrong olmuştu. d) Size dün buraya gelip çok çalışmamız gerektiğini söyleyen kadının adını söylemek istiyorum. (Fikir akışı koptu siz doldurun) (Devam) O kadının adı Halime Yazgan’dı. e) Huzurlarınıza hangi konuda söz söylemek için çıktığımı biliyor musunuz? (Fikir akışı koptu siz doldurun) (Devam) Sizinle “zekanın gelişiminin önemi” konusunda konuşmak için buradayım. f) Benim kaç yaşında olduğumu merak ediyor musunuz? (Fikir akışı koptu siz doldurun) (Devam) Belki de tahmin ediyorsunuz; ben tam 31 yaşındayım.İnteraktif CD Tasarımı nedir? Nasıl Yapılır?
İnteraktif veya sunum CD leri geniş kullanım alanına sahiptir.
Bilgi aktarımının yapılmak istendiği hemen hemen her ortamda bugün interaktif cd uygulamalarından faydalanılmaktadır. Firma tanıtım dosyası, broşür, katalog gibi basılı ürünlere alternatif bir medya olarak fuar, seminer, sempozyum gibi toplantılarda bilgi aktarımı ve sunum aracı olarak kullanılabilmektedirler.
Avantajları:
ilk maliyet sonrası CD çoğaltma maliyetlerinin alternatifi olduğu basılı ürünlerle kıyaslandığında çok daha ekonomik olması
- içerebildikleri verinin büyüklüğü ve bir kez üretildikten sonra çoğaltılmasının basılı ürünlere göre çok daha kolaydır
- Bilgisayarın bulunduğu her ortamda başka hiçbir yazılıma ihtiyaç duymadan veri aktarımı sağlanabilmesi
- Fuar, Seminer, Sempozyum gibi tanıtım toplantılarında sunumun kolayca yapılabilmesi
- Firma ve ürünler hakkında detaylı bilginin kolay taşınmasını ve aktarımı sağlanbilmesi.